16 Ekim 2009 Cuma

Vanessa Winship



Türkiye'nin doğusunda okuyan kız öğrencilerin fotoğraflarından oluşan etkileyici portfolyosu "Sweet Nothing" ile Vanessa Winship, 2008 yılında National Portrait Gallery'nin Godfrey argent ve Sony Word photography ödüllerini kazanmış.




Ülkemizin de içinde bulunduğu Karadeniz'e kıyısı olan ve Balkan ülkelerinde çektiği fotoğraflarından oluşan yeni portfolyolarını da içeren diğer çalışmaları ve kişisel bloguna buradan ulaşabilirsiniz.

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Henri Carter-Bresson

Alıntı değildir.Yazı kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Charles de Gaulle'ün 1969'un kasım ayındaki cenaze merasimini fotoğraflayan Raymond Depardon'nun yanına yaklaşan fotoğrafçı 800mm teleobjektifi kast ederek ;"Böyle bir makine ile çektiğin fotoğrafın, zamanla kalıcı olması mümkün değil." der. Bu fotoğrafçı ömrü boyunca kendisine eşlik edecek ve gözünün bir uzantısı olarak kabul ettiği 35mm Lecia'sıyla Henri Carter-Bresson'dur.
Bresson'nun 50'li yıllarda yazdığı ve bugün bir çok fotoğrafçı tarafından menifesto kabul edilen "The decisive moment" (sonuca götüren, kesin veya yaygın çevrisi ile kritik kısa süreli an) kitabı ve içeriğini oluşturan felsefesi ile mesleğini sürdürmüştür.
Maalesef yaptığım araştırmada, İlker Maga tarafından türkçeye aktarılan kitabın baskısının tükendiğini ve kolay ulaşılabilir olmadığını gördüm.
"Saniyenin bir diliminde bir olayı ve nesneleri organize olmuş formlar halinde görmek o olaya gerçek anlamını yüklemektedir." düşüncesinin gücü tüm fotoğraflarında görülmektedir.Gerçekte de olayı anlatan en iyi bir anın varlığının kabulü ile konu içerisinde aktör olan formların bu en uygun anda buluşmasını veya bulaşacağı anın öngörüsünde bulunmak kişisel kanaatime göre avına odaklanmış, beyni ve tüm algıları ile onun uygun anını takip eden bir avcı gibi konuyu oluşmadan okunmasını sağlayan bir anlayıştır. Bu kolay bir yol değildir.

Böyle bir "anda" formların en uygun durumda olması demek , ışığın, kompozisyonun ve diğer tüm fotoğrafı fotoğraf yapan teknik bileşenlerinde en azından kabul edilebilir bir uygunlukta olması anlamına da gelecektir. Bu teknik üzerinde iyice düşünüp, uygulanması denendiğinde, sizi gerçek bir gözlemci, konuya dahil olmadan yaşayan ve sanki yukarılardan bir yerlerden karenin geleceğini gören adeta bir "Kahin" hissiyatı vermektedir. Aynı zamanda teknik beceri ve deneyimin de yeterli olması gerekeceği gözönünde tutulmalıdır. Koşan birine değil, koşan birinin içinde bulunduğu tüm sahneyi kavrayan zihin az sonra önüne çıkacak su birikintilerinden zıplayarak geçmesi gerektiğini görür. Formların en uygun anı beyin tarafından bu konu, sahne ve öngörü ile dizayn edilir. O an suların üzerinden atlayarak geçilen "an" doğru andır. Saniyenin bir diliminde gerçekleşir. Bir daha yaşanması mümkün değildir. Bu düşünce ile konulara odaklanmak ve sonuca ulaşmak, bir daha yaşanmayacak en doğru "anı" öngörü ile görüp, formların o anda geleceği hangi durumun en iyi olduğunu kestirebilmek için uğraşmak kolay olmasa da fotoğrafın gücünü çıkaracağı ve yapılan işe anlam katacağı kesindir.

Tüm bu bileşenlerle elde edilen sonuç yanında "aydınlık odalarda" formları ayıklanmış, ışığı, düzeni, kompozisyonu ile yeniden yaratılmış "görsellere" neden fotoğraf denemeyeceği bence netleşiyor. Kanımca ufak tefek teknik rötüşlar içerisinde bulunmak konun "tanık olunduğu an"nı yeniden yaratmamak kaydıyla rahatsız edici değildir. Ancak "tanık olunmayan bir an"nı seyirciye göstermek, olmamış bir anı, olmuş olarak servis etmek fotoğraf değil farklı bir "görsel" çalışma olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Netice de fotoğraf "kritik an"la yakalanan zaman parçasına tanıklık eden bir "belgedir". Tablo taşıyan çocuk gerçekten vardır. O tablo o eldedir. Ve Meksika'da o küçük dar sokağa girmek üzeredir. Zaman bize o an bu etkileyeci tabloyu sunmuş, Bresson tanıklık etmiş ve bize ulaştırmıştır. Biliyoruz ki orada bir yerlerde kompozisyonu bozduğu için PS ile rötüşlanmış başka bir ağaç/ağaçlar/çitler/insan vs daha yoktu.Gördüğümüz belgedir. Kurmaca değil.

KONU RÖTÜŞ YAPILMAMALIDIR
Bresson'nun fotoğrafta çalışılacak konu ve rötüş bağlantısı yaklaşımı "Konu hiçbir zaman rötuş yapılmamalıdır." olmuştur. Konu rötüşa gerek kalmadan çekildiği an, o kritik kısa süreli anda kendini ifade edebilmelidir. Değindiğimiz üzere bugün aydınlık odalarının yüksek ve geniş kitlelere inmiş kaabiliyetini kullanarak "konuyu" güçlendirmeye çalışılmasının sebeplerinden biri de; o sonuca giden "anın" yakalanamamasından veya yakalanmaya çalışılmamasından kaynaklanan ihtiyaçtır.


MAKİNE OYUNCAK DEĞİLDİR
Bresson'nun 1952 yılında yayımlanan "Images la sauvette" kitabında fotoğraf makinesine yaklaşımını ise yaygın olarak megapixel ve elektronik özelik kapanına kısırlaşmış günümüz forumlarında konuşulanların ötesindedir;"Makine
bizim için güzel bir oyuncak değil,gerçek bir alettir(tool)."


Bresson 3 Ağustos 2004 yılında hayata gözlerini yumduğunda, tüm camia ardında bir devri kapatığı konusunda hem fikir olmuştur.
1908 yılında doğan fotoğrafçı, resim eğitimi ile başlayan sanat yaşamını fotoğrafla sürdürmüş, hayatının son dönemlerinde yine resim ile uğraşmıştır.1930'lu yıllarda kurulan dünyanın en önemli fotoğraf ajansı Magnum Photos'un da Robert Capa ve David (Chim) Seymour ile birlikte kurucularındandır.

7 Ağustos 2009 Cuma

Fazel Sheikh

Alıntı değildir.Yazı kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Fazel Sheikh fotoğraflarını ve temalarını popüler sitelerdeki HDR fotoğraflarında bulmanız imkansız. İnsanın içine işleyen bir gerçeklik ve bizim dünyamıza uzak ama bir o kadar da gerçek görselleri, kalbimizden pençeleriyle yakalayan hüznü, fotoğrafın sadece renkli bir şölen, isabetli bir teknik mükemmelliyet veya bilgisayar arka planından (wallpaper) 'dan ibaret olmadığını aslı itibarı ile anlatacağı ve taşıyacağı çok şey olduğunu hatırlatıyor.
Fazel Sheikh 'i izlemek ve incelemenin tarz ve neden oluşturmada önemli olduğunu düşünüyorum.



Princeton Üniversitesini tamamladıktan sonra burs'lu olarak Afrika'ya giden sanatçı, burada gördükleri ve deneyimleri ile fotoğrafı bir sanat olmaktan çıkarıp bir amaç, ideal ve hayat tarzına dönüştürmüştür. Geniş açı dergisinin Kasım-Aralık 2004 tarihli 38. sayısında Sayfa 43 'den başlayan sn.Pınar Üstünün'nün yaptığı söyleşide Fotoğrafçı ilk çıkışını anlatırken şöyle demektedir;
" Emmet Gowin'den aldığım sayılı fotoğraf dersinden sonra fotoğrafa duyduğum ilgiyi fark ederek özelikle üniversitein son yıllarında fotoğraf sanatı hakkındaki derslere ağırlık vermeye çalıştım. Aynı zamanda politika, insan hakları ve sosyoloji gibi kounlarda da birçok dersler aldım ve üniversiteyi bitirir bitirmez Afrika kıtasını araba ile keşfetmeye karar verdim.... Bu benim için baba memleketi ve köklerimin keşfiydi. Aynı zamanda kendimi de keşfetiğim bir seyahat oldu."
Sadece makine teknik özeliklerinin konuşulduğu ve tüketim toplumu politikası gereği hızla yayıldığı dünyamızda Fazal Sheikh'in bu hikayesi aslında neyin fotoğrafı ve fotoğrafın rolü hakkında çok belirgin bir tanım içeriyor. Yolda gördüğümüz her göze hoş gelen imaj yerine "belge" içeriği ile içsel ve köklere yolculuğu şahsen önce kendisine belgeleyen bir anlayışın gücünü his etmemek mümkün değil. Peki yeryüzünde "köklerine" yolculuktan etkilenmeyecek hele görselikle paylanmış bir yolculuktan etkilenmeyecek bir bilinç var mıdır ?. Belki de portre, hikaye ve fotoğraflardaki güç bu içten kopan makine markasından(!) bağımsız anlatı da yatmaktadır.
Fazel Sheikh; Fotoğraf neden ? sorusunun en önemli cevaplarından biri olduğunu düşünüyorum ve bana göre cevapta ;




"Fotoğraf gözün değil, ruhun gördüğüdür."